14 Ağustos 2009 Cuma

Ne güzel 34 bedendim,38 bedene çıktım


Ayağımın tozunu attım sayılır,az değil 7 ay oldu Belçika’ya yerleşeli. Hazır kışlıklarda vitrinlerde sergilenmeye başlamışken, Brüksel’in mağazalarını gezmenin ve kışlık alışverişi yapmanın vakti gelmiş, bunu farkediyorum.

Başlığa bakıp kısa sürede 2 beden büyüdüğümü sanmayın sakın.Bir büyüme var elbet ama bu Amerika bedenleriyle Avrupa bedenleri arasındaki değişiklikten kaynaklanıyor. Kafanız mı karıştı? Hemen anlatayım..

Atlantik’in Batı tarafı bambaşka bir dünyadır. Yediğiniz, içtiğiniz,giydiğiniz,çıkarttığınız hatta izlediğiniz haberler bile başkadır. O dünyada, duyan her İtalyanı “ Mon Dio!” dedirdip,kalp krizi geçirtebilecek anananslı,brokolili hatta çukulatalı pizza yiyebilir,ana haber bülteninde öbür dünyadaki gelişmeler yerine Britney Spears, Paris Hilton ve diğer ekurileri Lindsay Lohan ve Jessica Simpson’ı izleyebilirsiniz. Hayatınızda içebileceğiniz en kremalı, en şekerli ,en büyük milkshake’i içebilirsiniz.

Dedim ya orası başka bir dünyadır. Giyim endüstriside bambaşkadır.Tüm tekstil ürünleri yurtdışında (çoğunlukla Cin,Endonezya,Hindistan ve Sri Lanka) üretildiği için fiyatları çok ucuzdur. Hatta “department store” olarak bilinen TJ Maxx, Marshall gibi zincirlerde mağaza fiyatlarından %50 daha ucuza alabilirsiniz. Ayakabı ve spor giyim cennetidir o dünya. Bedenleri de bayan olsun erkek olsun herkesi kendini ”top model” gibi hissettirecek ebatlara sahiptir.

2000 yılların ilk birkaç yılına kadar Türkiye’de her daim 36 beden olan bendeniz, sıfır beden modasının ortaya çıkmasıyla biranda 38 bedene fırladım.Yeni trendi anlamam ve kabullenmem bir kaç yılımı almışken, tam idrak ettiğim günlerde Amerika’ya taşındım. Haliyle alışveriş cenneti olan bu dünyada ilk günler elimi attığım herşeyin 38 beden olanına bakıyordum. Amerikalı hemcinslerimiz ve karşıt cinslerin “iri” yapılı olduklarından dolayı bedenlerin geniş ölçülerde olduğunu anlamam bir kaç ayımı almıştı. O bir kaç ay sonunda Türkiye’nin 38 bedeninin Amerika’nın 40, 36 bedeninin ise 34’e tekabül ediyor olduğunu ve “S” bedenin aslında “XS” olduğunu anlamam ile beraber beni mağazlarda bir “top model” edasıyla salınarak yürürken canlandırabilirsiniz kafanızda,çünkü öyle hissediyordum..

Bu güzel duygu geçen haftaya kadar devam etti.. Başıma gelecekleri biliyordum ve hazırlıklıydım ama yinede 34 bedenden ışık hızıyla 38 bedene çıkışımın kendimi ”top model” yerine “ züccaciye dükkanına girmiş fil ” gibi hissettirmesini anlayacağınızı ümit ediyorum..

Avrupa’da giyim endüstrisi çoğunlukla kendi ülkelerinde yapıldığı (İtalya ve Fransa gibi) veya Türkiye’den ithal edildiği ve kaliteleri yüksek oldukları için Amerika’ya göre oldukça pahalıdır. Üzerine dolar/euro paritesini de eklerseniz alalade bir Nike tshirt’ü Amerika’da $ 10’a alabilirken, Avrupa’da ucuzlukta 24 euro’ya alırsınız. Bedenlerinden zaten yukarıdaki paragrafta bahsetmiştim ama tekrar üzerinden geçmekte fayda var, genç olsun,orta yaşlı olsun veya yaşlı olsun Avrupa genelindeki insanlar “öbür dünyalılara” göre çok daha ince olduklarından dolayı hazır giyim sanayisinde beden ölçüleri de o oranda daha küçüktür.

Benim size diyeceğim aman sakin olun, hiç kan beyninize fırlamasın, kızarmayın, bozarmayın..Sonuçta siz öbür dünyaya göre hala “top model” siniz…


Görüş ve önerileriniz için;

havadansudanyazilar@gmail.com