Bugünü düşündüğümüzde gelecek 20 yıl bize çok uzak bir tarih gibi gelir. Oysa tam tersini , 20 yıl öncesini düşünürsek bu sürenin hiçte uzak olmadığını anlarız hüzünle. Bundan bir 20 yıl öncesi sanki dünmüş gibi gelir bize çoğunlukla şaşırarak.
Önümüzdeki 20 yıl ile ilgili ne okuduğum yazılardan , ne izlediğim programlardan nede hayatın genel gidiş hatından görebildiğim pekte iyimser olmayan varsayımlar. “ Pek iyimser değil “ sözü aslında aşağıda yazacağım senaryoları göz önüne alırsak fazlasıyla iyimser. Tam karşılığı belki , “ kıyamet kopacak , kıyamet! “ olmalı..
Sırasıyla başlayalım 20 yıl sonra başımıza neler gelebilirmiş ..
1-2029 yılında dünyaya çarpması beklenen bir göktaşi varmış. Öyle taş deyip hafife almayın , bundan 65 milyon yıl önce bu taşlardan biri , dinazorları yeryüzünden silip geçmiş. 2029 olmasa bile 2036’da çarpması kesinmiş.. Artık gerisini siz düşünün.
2-2025 yılı itibariyle kanser , tıpkı soğuk algınlığı gibi bir hastalık olacakmış. Her 10 kişiden biri kanserli olacakmış. Artık sigarayı mı yoksa içkiyi mı bırakırsınız yada patates cipsine elveda mı dersiniz o sizin bileceğiniz iş…
3-İnsanıyla hayvanıyla atmosfere saldığımız seran gazları nedeniyle 20 yıl içinde erimeyen buzul kalmayacakmış. Eh artık kuzey kutbunda hiç buzul kalmamasının ne demek olduğunu çok iyi biliyorsunuzdur , kuzey yarım küre donacak , güney yarım küre kavrulacak..
Diyelim ki bu üç senaryodan bir şekilde sağ salim yırttık paçayı . Yani göktaşi başka bir yere düştü , kansere yakalanmadık ve ani ısı düşüşü ve yükselişi bize vız geldi , tırıs gitti.. Peki ya 20 yıl içinde öyle yada böyle kesin olacak İstanbul depremi’nden nasıl kurtulacağız ? Bazılarınız “ Oh , oh ben İstanbul’da oturmuyorum , ne güzel “ dese bile 20 yıl içinde kaç kere karşıdan karşıya geçeceksiniz ? Kaç kere başınızın üstüne cam veya tabela düşme tehlikesi atlatacaksınız hiç düşündünüz mu ?
Hayat çok kısa , bu bir gerçek. Ve geçip giden günler, elimizden akıp giden bir avuç su gibi. Bir kaç yıl önce bir yazı okumuştum. Yazı değilde asıl başlık ilgimi çekmişti. “ Yarın öleceğinizi bilseniz , ne yapardınız ? “ diye soruyordu.
Bence hemen elinize bir kağıt kalem alın ve liste yapmaya başlayın. Listeleyeceğiniz herşeyi mümkün olan en kısa sürede tamamlamaya çalışın. Bir yere mi gitmek istiyorsunuz ? Yıllardır görmediğiniz birini mi görmek istiyorsunuz ? Birisinden özür mü dilemek istiyorsunuz ? Yada hergün gördüğünüz eşinizi , dostunuzu sevdiğinizi mi söylemek istiyorsunuz ? Bunu hemen yapın. Bunun için bir göktaşını , eriyen son buzul kalıbını , İstanbul depremini veya başka bir nedeni beklemeden biran önce yapın. Öyle yada böyle bir şekilde bu dünyanın sonu bir gün gelecek.
Görüş ve önerileriniz için ;
havadansudanyazilar@gmail.com