23 Şubat 2009 Pazartesi

Bir dil bir insan … ama yeterli mi ?

Yurtdışındaysanız veya yurtdışı bağlantılı çalışıyorsanız İngilizce bilmenin önemini herhalde sizlerden iyi bilen olmaz.. Bir işinizi halletmek veya yakınlarda bir lokanta sormak zorunda kaldığınızda bildiğiniz İngilizce sizin can simidiniz olur adeta..

Birey olarak , doğum anından itibaren duyduğumuz kendi ana dilimiz , konuşma yetisini kazanıp , ana dilimize yatkın gırtlak yapısının oluşumuyla beraber , bir ömür boyu bizimle kalir. Ancak doğuştan öğrendiğimiz ana dilimiz ne yazık ki nüfusu 8 milyara dayanan dünyamızda işimizi kolaylaştırmıyor , aksine güçleştiriyor. Çünkü dünyada yüzlerce millet ve kullandıkları onlarca dil mevcut.

İkinci dil ihtiyacı dünyanın ve yaşamın her evresinde gerekliydi. Bundan yüzlerce hatta binlerce yıl önce bile tüccarlar veya kralların adamları ikinci bir dil konuşmak zorundaydılar.

Artık dünyada evrensel olarak kullanılan dil İngilizce. Neyseki günümüzde hem okullarımızda eğitim hemde özel kurslar sayesinde zorunlu ihtiyaç haline gelen ikinci dil açığımızı kapatabiliyoruz. Ama hem kendi ana dilimizi bilmek hemde evrensel dil İngilizceyi bilmek ne kadar yeterli ?

Bugün başımdan geçen , şuanda güldüğüm ama yaşarken beni tıpkı bir ip gibi geren olayı anlatınca aslında ikinci bir dil bilmenin yani iki insan olmanın yeterli olmadığını göreceksiniz.

Gün içerisinde hem etrafi biraz daha öğrenmek hemde egzersiz amaçlı ufak bir yürüyüşe çıkmıştım. Dönüşte sokak kapısını anahtarımla açıp , çantamı ve cep telefonumu içeri koyup , başıma artık fazlasıyla dert olmaya başlayan sigaramı içmek için tekrar dışarı çıktım. Kapıyı kapatmıştım ama kilitli değildi. Zaten anahtarda içeride merdivende duruyordu. Derken kapının dili hassasiyetten olsa gerek biraz yuvasından çıkmış ve kapalı duran kapıyı kilitleyivermiş.. Açmanın imkanı yok..

Sizleri bilemem ama panik anlarında tıpkı bir İskandinav ırkı gibi soğuk kanlıyımdır ben. Sakın olmaya çalışarak neler yapabileceğimi düşündüm.. Cep telefonum evde , kimseyi arayamam. Çantam ve cüzdanım evde , taksi tutup hiç bir yere gidemem. Hepsinden öte eşim iş gezisinde . Yani akşam eve gelecek kimse yok.. Apartmandaki bütün zilleri tek tek çaldım. Biri İngilizce bilir ve bana yardımcı olur diye. Ama ne yazık ki tüm apartman sakinleri gündüz işlerindeydi , kimse cevap vermedi.

Her ne kadar Fransızca konuşan , küçük bir köyde bile olsam , İngilizce bilen birileri mutlaka vardır diye yürümeye başladim.

İngilizce bilmese bile halimden yardıma çok ihtiyacım olduğunu anlayan biri hemen İngilizce bilen bir arkadaşını aradı ve benimle konuşmasını söyledi. Telefondaki bayana kısaca derdimi anlattım. Yabancı olduğum ve acil durumlarda aramam gereken tek numara polis olduğu için benim yerime polisi aramasını rica ettim.

Bir kaç dakika sonra polis geldi ama onlarda hiç İngilizce bilmiyorlardı. Bir çilingire ihtiyacım olduğunu artık el kol hareketleriyle zar zor anlatabildim. Hemen çağırdılar.

Hikayemin buraya kadar kısmından kolayca anlayabileceğiniz gibi hem ana dil , hemde ikinci bir dil bilmeme , tamı tamına iki insan olmama rağmen ne bana yardım etmek isteyen beyle nede polis ile konuşamadım.

Çilingir geldiğinde yalvaran gözlerle İngilizce bilip bilmediğini sordum. Cevap olumsuzdu. Hiç ümitli olmamama rağmen son bir umutla İtalyanca bilip bilmediğini sordum. Bu sefer cevap ikimizide çok mutlu eden iki harfli bir “si” ydi..

Çilingire İtalyanca derdimi anlattım. Yaklaşık 1 saat uğraştı ve kapı açıldı. Eve girişim ve yeni üç setlik anahtarımı elime alışımdaki mutluluğumu kelimelere dökemem.

Belki çok sıradışı bir örnek oldu bu . Belki cilingir ne yapacağını bilir zaten diyecekseniz ama herkes bizler gibi İngilizce öğrenmek ve konuşma konusunda hevesli değil. Belki imkanları olmamıştır , bilemiyorum ama benim bugün yaşadığım istisnai durum herhangi birinizinde başına, başka bir türde gelebilirdi.


Dünyada yaşayan herkes İngilizce bilmiyor. Hem bu sebepten hemde eğitim amaçlı olarak , ana dilin yanında İngilizce , onun yanında da başka bir Avrupa dili bilmek kısa bir süre sonra tıpkı İngilizce’de olduğu gibi zorunlu bir hale gelecek. Bence bu konuda önleminizi almaya başlayın. Benim gibi kapıda kalmayabilirsiniz ama bir gün zaruret halinde karşınıza Ne Türkçe nede İngilizce bilmeyen biri mutlaka çıkacaktir.


Görüş ve önerileriniz için ;


havadansudanyazilar@gmail.com