
İlk günler yaşadığım zorlukları tahmin edersiniz herhalde. Ama zamanla ev tutma , taşınma , gerekli kayıtlar ve gündelik işleri yoluna sokmaya başladıktan sonra , geçmişte bıraktığım hayatımın aksi olan yeni yaşantıma ayak uydurmaya ve kendimce düzen kurmaya başladim.
Çalışanlarınız bilir , sabah erken kalkıp , hele hele İstanbul'da yaşayıp , karşı yakayı geçiyorsanız eğer , zaten günlük enerjinizin neredeyse 4/1'ini harcamış olarak güne başlarsınız. Akşam üzeri iş çıkış saatine kadar süren günün temposu ve koşuşturmasının ardından şanssızsanız yine aynı trafiğin içinde bulursunuz kendinizi. Eve akşam 8 gibi gelip , yemek yedikten sonra tv izler ve yine sabah erken kalkmak üzere yatarsınız.Amerika özellikle kariyeriniz ile ilgili oldukça geniş bir eğitim imkanı olan bir ülke. Bende çoğu kişinin yaptığı gibi , 11 sene boyunca yapdiğim lojistik , satınalma ve tedarik zinciri gibi konularda eğitim veren okulların eğitimlerine katildim.
Yabancı dil öğrenmek için özellikle yetişkin insansanız boş vakitin anahtar olduğunu iyi bilirsiniz. Bende de boş vakitten çok ne var ? Hemen İtalyanca öğrenmeye başladim.
Eksik kalan İngiliz ve Rus klasiklerini okudum. Çok sevdiğim okumaya ayıracak o kadar çok vaktim vardı ki , yılda ortalama 60 kitap okumaya başladım.
Tabi bu sürede kendimle kalabildigm, kendime zaman ayırabildiğim anlarda azımsanmayacak kadar çoktu. Çalışan hanımlar için akşamları makyajlarını çıkartmak bazen işkenceye dönüşebilirken , ben detoks kampında gibiydim.
2 sene boyunca yaptıklarım bunlardı. Ama yeterli değildi. İçimde , çok derinlerde hep " Birşey yapmalı " diyordum kendi kendime.
İşte tam o günlerde elime geçti Bill Clinton'un " Giving " isimli kitabı. Clinton kitabında bağış ve yardımda bulunmak için yapılabilecek şeyleri , birey olarak bile bir insanın hayatını kurtarabileceğinizi anlatıyor. Kendi yardım kuruluşunun ve dünya çapında faaliyette bulunan diğer kuruluşların çalışmaları hakkında bilgi veriyor. Kitabın bir bölümündeki şu söz çok derinden etkilemişti beni. " ...1 penny'e birşey alamazsınız ama 1 penny yardımda bulunarak bir kişinin hayatını kurtabilirsiniz ..." Çok doğru. Bizlerde 1 kuruşa bir şey alamayız ama 1 kuruş bağışlayarak kaç insana yardım edebiliriz , hiç düşündünüz mü?
Özellikle Afrika kıtası onlarca yıldır süregelen iç savaş , katliam,kuraklık , açlık ve susuzluk pen çesinde. Hassasiyetim tabiki yardıma ihtiyacı olan herkese , ama uzaklarda bir bebek hem tuberküloz hemde AIDS hastası olarak dünyaya gözlerini açıyorsa ve yaşadığı coğrafyada tedavi imkanı yoksa canım daha çok acıyor.. Bu onun suçu değil , talihsizliği ama bizler onun bu kötü talihini değiştirebiliriz.
Hepimiz eşit doğuyoruz ama bu eşitlik bir kaç dakika sonra bozuluyor. Kabul edelim ki hayat bazılarımıza biraz daha cömert davranabiliyor. Hayatın bizi ödüllendirdiği bu cömertliği , ihtiyacı olan diğerleri için harcamalıyız ki eşitsizliği bir nebze olsun azaltabilelim.
Kitabın arkasındaki yardım kuruluşlarının tek tek internet sitelerini araştırdım . Gönüllü olarak veya yardım olarak katkıda bulunabileceklerimi inceledim ve eşim ile beraber gücümüz yettiğince yapabileceğimiz bağışları planladık.
Artık her ay Afrika'da çocukların temiz şu içebilmesi için , çocukların okulları , kitapları , kalemleri olabilmesi için , nesli hızla tükenen veya tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan vahşi hayatın ve hayvanların korunması için , hep birlikte , el birliğiyle, hergün biraz daha kirlettiğimiz dünyamız için birşeyler yapıyoruz.
Bu maneviyat o kadar güçlü ki yaptığımız herşey azmış gibi geliyor , her geçen gün çok daha fazlasını yapmak istiyorum.
Gorus ve onerileriniz icin;
havadansudanyazilar@gmail.com